top of page
e23.jpg

“Kalp” Sergisi Paralelinde Konuşma //

“Performansın Tekrar Gerçekleştirme Hakkı”

Konuşmacılar: Ekin Bernay, Agah Uğur, Simge Burhanoğlu

27.10.2022

Siyah Beyaz Galeri / Maslak

Transkripsiyon: Burcu Dimili

27 Ekim’de, performans sanatçısı Ekin Bernay, koleksiyoner Agah Uğur ve Performistanbul & PCSAA kurucu Direktörü ve performans küratörü Simge Burhanoğlu eşliğinde gerçekleşen konuşmada; performansın tekrar gerçekleştirme hakkı, satın alınabilirliği ve koleksiyonlarda sürdürülebilirliği üzerine sohbet edildi. Konuşmanın deşifresini aşağıda bulabilirsiniz.

Simge Burhanoğlu: Bugün performansın tekrar gerçekleştirme hakkı üzerine konuşacağız. Konuya girmeden önce bu yol nasıl başladı diye bahsetmek üzere konuyu geriden almak istiyorum. Biz Performistanbul olarak 2016’da kurulduğumuzdan bu yana, performans sanatının organik yapısına uygun yaşamını sürdürmesi için bir nevi savaş veriyoruz. Bu konunun ilk defa sanat alanına taşınması Mamut Art Project’te başladı. Şunu farkettik, performans diğer disiplinlerin arasında hep üvey evlat gibi. Sanıyorum dünyanın materyalist yaklaşımından da kaynaklanan bir algıyla, piyasada tam yerini bulamıyor. Bunun finansal ve ekonomik sebepleri olduğunu da düşünüyorum ki gelişimi de bu doğrultuda hep yavaş ilerliyor. 

 

Fuarları gezerken özellikle kişisel olarak fark ettiğim herkesin alıştığı resim, video, yerleştirme, fotoğraflar satın alınırken performans hep bu alanlara dikkat çekmek için ihtiyaç duyulan bir pazarlama aracı gibi bir yerde konumlanıyor. Halbuki onun da ana disiplinler arasında yer alması lazım çünkü bir çağdaş sanat disiplini. Ama bugüne kadar galeri açılışlarında, şov, eğlence gibi kullanılan bir disiplin olmuş. Buna karşılık biz 2017’de “Maddesiz” temasıyla gerçekleşen Mamut’ta, Seyhan Musaoğlu ile birlikte performans kürasyonunu yaparken, performansların da satışa sunulması fikrini ortaya attık. Nasıl yapılabilir araştırdık, sıfırdan sözleşmeler hazırladık, doğasına uygun bir şekilde performansı ancak tekrar gerçekleştirme hakkı üzerinden koleksiyonlara sokabilirdik. Sizin bildiğiniz dokümantasyon sınıfında olan video ve fotoğraf, performansın kendisi değil, sadece çıktısı. Ancak bugüne kadar bu dokümantasyonları koleksiyonlarına katan herkes performansın kendisini satın aldığı yanılgısına düşmüş. Biz materyalist yaklaşımdan öte fikir ve deneyimin satılmasına odaklanıyoruz. Aslında alacağımız şey sadece içinde bir sözleşmenin yer aldığı imzalı bir kağıt parçası. Bugün Agah Uğur ve Ekin Bernay ile bu konuyu irdeleyeceğiz. Agah Bey ile bu konu üzerine görüşmemiz 2017’de başladı, 2019’da sözleşmeyi imzaladık. Kendisi Ekin Bernay’ın "Ne İstiyorsun?" adlı performansının tekrar gerçekleştirme hakkını koleksiyonuna dahil etti. Bu konuyu somut örnekler üzerinden konuşabilmeyi Agah Bey sayesinde yaşadık. 

 

Türkiye’de ilk defa bir performansın tekrar gerçekleştirme hakkını satın alarak bir kapıyı da açmış oldunuz. Bir esere mimari bir alan vermekten öte bir şekilde can vermek, tekrar hayata geçirme arzusu nereden geliyor, bir performansın koleksiyonunuzda olması size ne hissettiriyor?

 

Agah Uğur: Ben duygu ve isteklerimle hareket ediyorum. Kimseye hesap vermek zorunda olmamak gibi bir lüksüm var. Bir kurum olsa böyle olamazdı tabii ki. Aslında birçok sebebi var. Öncelikle sanatta fikrin peşindeyim. Objenin kendisinden ziyade, o objenin fikrinin çarpıcı olması, beni çarpması, onu başkalarına anlatırken benim duyduğum heyecan… Sanatta en çok önem verdiğim konu bu. Dolayısıyla objesizlik de onun bir uzantısı gibi oluyor. Bu fikir çok doğal bir şekilde gelişti. Hareketli ve yaşayan işler beni heyecanlandırıyor. Tekrar hayata geçme ihtimalinin elinde olması da insanın hoşuna gidiyor. 

 

Simge Burhanoğlu: Çanakkale Bienali’nde, Azra Tüzünoğlu’nun küratörlüğünde, Ekin’in sizin koleksiyonunuzda yer alan "Ne İstiyorsun?" adlı performansı tekrar gerçekleşti. 2018’de ilk defa gerçekleşen performans kendi kendine üremeye devam etti böylece. Buradan uygulama konusuna da gelerek, aranızdaki güven ilişkisi ve yaşamsallığa dair sormak istiyorum. 

 

“Bedenin Mücadele Alanı” koleksiyon serginizde Elmas Deniz’in bir işi var, yine koleksiyonunuzda Ahmet Öğüt’ün galeriye asfalt dökme fikri var. Bunları gerçekleşip gerçekleşmemesi önemli olmadan sadece fikir olarak alıyorsunuz. Orada bir uygulama var; performansta ise yaşayan bir insan söz konusu. Sözleşmede ölüm konusundan bile bahsediliyor bu yüzden. Birçok sanatçı işin sadece kendisi hayattayken gerçekleşmesini tercih ederken Ekin aksi durumda da performansın yaşamaya devam etmesini tercih etti. Bir sözleşmeyi hazırlarken, imza atarken yaşam ve ölümden bahsetmek size ne hissettirdi? Aranızdaki güven ilişkisinden, işini teslim ederken hissettiklerinden bahsedebilir misin Ekin?

 

Ekin Bernay: O kadar hayatınızla iç içe bir şey ki gerçekten. 2016’dan beri yaptığım şeye performans diyorum. O güven ilişkisi de Simge’ye çok güvenmem, beni koruyacak en doğru şekilde bunu yapacağına inanmam, Agah Bey’e çok güvenmem ve inanmam üzerine kuruldu. Hiç unutmuyorum, sözleşmeyi imzaladığımız gün çok özel bir gündü. Bir kapı açtığımız için de ayrıca çok özeldi. Evet benim için kişisel olarak çok güzel bir şeydi ama bunun kalıcı bir iz bırakması da bizim için çok önemliydi. 

 

Simge Burhanoğlu: Bu tabii performans sanatının ve sanatçısının yaşayabilmesi için de çok önemli. Neden bir performans sanatı satılabilmesi için farklı formlara dönüşmek zorunda? Neden kendi yapısını terk etmek zorunda? Neden organik yapısına saygı duyularak o devamlılık sağlanmasın? Bir insana karşı sorumlulukla imzalanan bir sözleşme, arada yaşayan bir insan olması size ne hissettiriyor Agah Bey?

 

Agah Uğur: İşin ruhunu güçlendiriyor. Performans sanatının açılışların bir parçası olmasından kurtulmuş olmasına seviniyorum. Son dönemde yapılan işlerin çoğu çok daha güçlü, gösteriye dönüşmeyen işler. Bir dönem çok daha kalabalık, danslı, hareketli performanslar karşımıza çıkıyordu. Şimdi çok daha sade ve güçlü performanslarla karşılaşmak beni mutlu ediyor. 

Sanat profesyonellerinin bu kadar materyalist bir dünyada bu kadar idealist olabilmesine şaşırıyorum. Bu kadar az parayla yaşamayı baştan kabul ediyorsunuz. Gelir piramidinin açısının çok dik olduğu bir alan. Sizin içinizde performans sanatçıları en iddialı seçimi yapanlar belki de. Bilerek bu alana giriyorlar, kendi istekleri için. Egoistlikleri, mutlulukları için. Bu bile başlı başına ilgimi çeken bir sebep benim için. Diğer tarafta NFT üreticilerinin çok büyük bir çoğunluğunun amacı para kazanmak. Bu farkı hissettirmek istiyorum. Diğer tarafta kontratta kısıtların olması iyi bir şey diye düşünüyorum. Tekrar gerçekleştirme hakkını alana her şey teslim edilmemeli. Mesela bizimkinde yılda birden fazla uygulamama maddesi koymuştuk. Şimdi Ekin değiştirmek istese üç yapalım dese ben yine uyarım. Az olması, kısıtların olması güzel bir şey benim için.

 

Simge Burhanoğlu: Performans sanatı disiplini genişlerken, büyürken ana hatlarını da doğru çizmek gerekiyor. Yine Agah Bey’in Halil Altındere küratörlüğündeki sergisinde Gözde Mimiko’nun bir canlı performansı yer alıyor. Bu çalışma da tekrar gerçekleştirme hakkı olarak koleksiyonunuza dahil oldu sanırım. Siz bu açılan yolu devam ettiriyorsunuz. Umarım diğer koleksiyonerlere de ilham olur.

 

Agah Uğur: Evet, çalışma tekrar gerçekleştirme hakkı olarak koleksiyona dahil oldu. Ekin’in bu sergisini görene kadar performansın hiçbir hafızasının kalmamasını tercih ediyordum. Ancak 900 cevabın yer aldığı kitap şahane olmuş mesela. İz bırakacak birkaç şeyin saklanması çok özel.

 

Ekin Bernay: Aslında bu sergi özelinde de Sera Sade bize bu alanı açtığında nasıl kurgulayabiliriz diye düşündük. Bedenin içerisinde yer almadığı bir sergi olsun istedik. Her defasında ne eksik, ne yapılmadı, aşılmamış bir yol var mı, nereyi kazmalıyız diye odaklanıyoruz. “Kalp” performansına katılanlar oldu tabii ama genel sergideki işler performansı tetikleyici, canlı işler. Bu objelerle edisyonlarıyla yeniden iletişim, performansın da devamını sağlıyor. Bu da edisyonlar üzerinden sanatçının ve performansın nasıl yaşayacağının bir göstergesi. Performansın her seferinde kendini doğurması bir nevi. 

 

Simge Burhanoğlu: 2019’da “Bu Bir Performans Değildir” diye bir sergi yapmıştık. Orada gerçekten dokümantasyon ve kalıntılara odaklanmıştık ve “bu bir performans değildir” diyorduk. Performanstan geriye kalanlar, farklı formlarda kalıntılardı. Bu bir fotoğraf da olabilir bir koku da. Dokümantasyonun çeşitlerine de bakıyorduk aynı zamanda. Ama burda dedik ki dokümantasyonun ötesine nasıl geçebiliriz? Bu düşünceyle performatif objelere yer verdik. Herkes fikri ya da tekrar gerçekleştirme hakkını satın alamayabilir ama boyut ve materyalleri değiştirilerek dönüştürülmüş performanslardan izler taşıyan bu objelere ulaşmak daha kolay. Ekin sen bir sanatçı olarak bu yaşamsallığı korumanın önemini nasıl anlatırsın?

 

Ekin Bernay: Gerçekten zor bir süreç. Bu sanatın anlatımı hem çok zor hem de çok içten bir yerden dokunduğu için hemen anlaşılabiliyor. Uzak ya da mesafeli kaygısı var ama bu bir anda çözülebiliyor da. Burada komşularımızla çok güçlü ilişkiler kurduk mesela. İlk kalbi komşumuz Hüseyin yaptı. Danstan geldiğim için aynı şeyin dansta da olduğunu düşünüyorum. Bedenle ilgili bir konu. Beden ile ilgili gelen korku var insanlarda bir yerde. Çekinceler işin içine giriyor. Aslında tam tersi o kadar basit ki. Aracı ve araç yok, kendinle baş başa kalıyorsun. İnsan formunda olmak başlı başına bir problem ama bedenle ilgili yapılan şeylerin dönüştürücü olduğuna inanıyorum. 

 

Simge Burhanoğlu: Agah Bey sizin koleksiyonunuzda pek çok farklı çalışma yer alıyor. Bunların içinde performans sanatına çekilmenizin sebebi ne ve nasıl bunun yolunu daha fazla açarız?

 

Agah Uğur: Sanat piyasası buna alan açacak mı, muhtemelen açmayacak. Bir ihtimal yeni nesil koleksiyonerler bu işe daha fazla ilgi duyacak. Yeni nesilde sanal dünyanın yeri çok daha fazla. Muhtemelen daha kemikleşmemiş, formlara girmemiş, önyargılardan kurtulmuş, sanata önem veren, yatırım yapan insanlarla bu yolculuğu yapmak fena bir fikir olmayabilir. Kriptodan çok para kazananların bu işe para yatırma ihtimali çok daha yüksek. Yeni nesile bu sanatı tanıtmak ve sevdirmek daha iyi bir fikir olabilir. Benim için medyumun kendisi önemli değil. Beğendiğim birçok eser oluyor ancak koleksiyona çizdiğim misyona uymuyorsa onu almıyorum. Gücün kötüye kullanılması, göç, zorbalık, kadın konuları ile ilgileniyorum.

 

Simge Burhanoğlu: Tek derdimiz performans sanatının ve sanatçılarının devamlılığı için değere dönüşme sisteminin değişmesi. Çünkü dokümantasyon ve fotoğrafın ancak performans gerçekleştikten sonra ortaya çıktığını unutmamalıyız. Ancak performansın gerçekleşebilmesi için, öncesinde, daha sadece bir fikirken yatırım yapılması ve desteklenmesi gerekiyor.

PERFORMISTANBUL YAYINLARI

PERFORMISTANBUL YAYINLARI'NDAN HABERDAR OLMAK İSTİYORUM.

Teşekkürler!

PERFORMISTANBUL

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Instagram Icon

PERFORMISTANBUL

CANLI SANAT ARAŞTIRMA

ALANI (PCSAA)

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Instagram Icon
bottom of page